USD35,49
%0.16
EURO36,48
%-0.36
JPY0,228100
%-0.0074
RUB0,346900
%1.27
GBP43,29
%-0.53
EURO/USD1,03
%-0.24
BIST9.977,94
%1.13
GR. ALTIN3.081,27
%-0.39
BTC105.072,19
%0.5
  1. Haberler
  2. Haberler
  3. Kördü ama geleceği görüyordu – Doğumundan Ölümüne Baba Vanga Kehanetleri

Kördü ama geleceği görüyordu – Doğumundan Ölümüne Baba Vanga Kehanetleri

Baba Vanga Kehanetleri
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Biz gözlerimizin gördüğünden bir anlam çıkaramadığımız bu zamanlarda, o seneler öncesinde “kör” gözleriyle gördükleriyle, bizlere gelecekten haber vermeye devam ediyor. Baba Vanga, kimine göre kâhin, kimine göre düzenbaz, kimine göre de bir süre dünyada hayat sürmüş bir peygamberdi.

Yaşadığı bölgede, normal bir hayat sürerken gözlerini kaybetmesine neden olan kasırgadan ve yıldırımdan sonra hayatı tamamen değişti. Yoksul, çocukluğu gerçekten sefalet içinde geçmiş biriydi. Hatta onun çocukluğu hakkında verilecek en ilginç bilgilerden biriside, oynamayı çok sevdiği saklanan şeyleri bulmasıydı. Bir yere o görmeden saklanan şeyleri, o gözleri kapalı bulabiliyordu. Bundan da oldukça zevk alıyordu, çocukluğundan hatırında kalan en güzel anı buydu.

Belki ona nasıl bir hayat yaşayacağı, kaderinde ta o zamanlarda belirlenmişti.
“ Sen görmeden bileceksin, görmeden duyacaksın, görmeden bulacaksın!”

Baba Vanga Doğumu

Vangelia Pandeva Dimitrova adıyla dünyaya gözlerini açan Baba Vanga, Ocak ayının son gününde 1911 yılında hayata geldi. Doğumunda, ailesi dâhil birçok akrabası ve tanıdığı, ona yaşama ihtimali vermiyordu. Çünkü henüz 7. ayının sonlarında doğan bir prematüre bebekti.

Hayatıyla ilgili bazı rivayetlerde, ilginç bir nokta ise henüz bebekliğinde dikkat çekiyordu.  O hayata geldiğinde, ilk sesi çığlık şeklinde olmuştu. Yani, ağlayan bir bebeğin sesinden çok daha kuvvetli, bir kadın çığlığı gibiydi. Onun doğumunda yer alan bir ebe ise, onun sesini duyduğunda sokağa çıktı ve şöyle seslendi etrafa : “ Ona yabancı bir isim verin. Ona yabancı bir isim verin!Vangelia isminin o zamanın Makedon yurtlarında nadir duyuluşu da, yunanca bir kökene sahip oluşundan dolayı işte buradan geldiğine inanılır.

Cılız, güçsüz ve normal bir bebeğe oranla neredeyse yarısı kadardı. Bir süre sonra, kimse ihtimal vermese de hayata tutunmayı başardı ve ailesiyle beraber yaşamaya başladı. Ailesi, o doğduğunda zaten kıt kanaat geçinen bir aileydi. Yoksulluk ve sefalet, onu hayatında en çok etkileyen şeylerden biri oldu daima.

O doğduğunda, Makedonya henüz Osmanlı İmparatorluğu toprakları içerisindeydi. Makedonya’nın uzak bir dağ köyü olan Strumitza köyünde doğdu ve gençliği o köyde geçti.

Baba Vanga Gözlerini Kaybedişi

Baba Vanga, henüz 16 yaşındayken hem köyünü hem de yurdunu çok kötü biçimde etkileyen bir fırtına yaşanır. Bu fırtına, evini ve köyünü yerle bir eder. Ailesiyle beraber günlük işlerini yaparken, birden meydana gelen kasırga şiddetindeki fırtına ile olduğu yerden 1-2 kilometre öteye savrulur. Üstelik onun yere sert düştüğü yere de, kulakları sağır eden bir yıldırımın düşmesi yaşanır. Yakınlarına düşen yıldırımdan gözlerini ilk orada kaybettiği söylense de, fırtına boyunca gözlerine dolan kum ve çakıldan dolayı görme yetisini yitirdiği düşünülüyor.

1. Dünya savaşı yeni bitmiş, halkı ve tüm Dünya hastalık ve sefaletten kırılırken; ona tekrar gözlerini vermek oldukça zordu. Basit bir tıbbi operasyon geçirse de, onun gözlerini açmaya yetmez. Ailesi de o durumda daha fazlasını yapacak güçte değildi. O da bu durumu kabullenir ve gözleri için artık umut beslemez. Kabullenmeye başlar, tıpkı ailesi gibi.

Gözleriyle beraber hayatı kararan Baba Vanga, işte o yaşlardan itibaren başka şeyler görmeye başladı. Daha çok kendini dinlemeye, daha çok iç dünyasına yöneldi. 16 yaşında yaşadığı bu olaylardan sonra, etrafındakilere hiç tahmin edilmeyen hiç akıllardan geçmeyen öyle şeyler söylüyordu ki; ailesi dâhil birçok kişi onun ilk başlarda aklını da yitirdiğini düşündü.

Ciğerleri de iflas etmek üzereydi

Hayatı hem sefalet, hem de sağlık açısından gerçekten çok zordu. 16 yaşından sonra, 25 yaşında da şiddetli bir akciğer rahatsızlığı olan plöreziye yakalandı. 14 yaşından sonra ailesi onu merkez şehirlerden olan Zemun’a götürüp bir körler okuluna yazdırdı. Orada 3 seneden fazla yaşamak zorunda kaldı.
Bu okulda öğrendiği ilk şey, körler alfabesi idi. Dokunarak okumayı öğrendi. Braille alfabesi öğrendikten sonra,  ilginç bir şekilde sadece dokunarak hissedebildiği piyanoyu da ilk burada çalmaya başladı.

Bu esnada, ailesinden herhangi bir destek göremediği için sürekli çalışmak zorundaydı. Taki, 25 yaşına gelip plöreziye yakalanana kadar gözleri dışında başka bir sorunu yoktu sağlık açısından. Doktora gittiğinde, bu hastalıktan kurtulamayacağını ve en fazla bir iki ay sonra hayata veda edeceğini söylendi.  Baba Vanga, bunu da atlattı.

Üvey annesi hayata veda ettiğinde, artık o okulda kalacak bir sebebi kalmamıştı. Çünkü kardeşlerine bakmak zorundaydı ve babası bunu tek başına başaramazdı. Evine döndükten sonra, ailesiyle beraber yaşamaya ve çalışmaya o haliyle devam etti.

Tarihler 1924 senesini gösterdiğinde, Dimitar Gushterov ile evlendi. Ailesiyle beraber Petrich şehrine yerleştiler. Kocası, tutkulu bir aktivistti.  Kocası, devrimci kimliği ile bilinen biriydi. Ülkesinin ordusuna katıldıktan sonra, işgalci durumun düşmesi onu derinden etkiledi. Kendini alkole verdi.  1947 yılından sonra, ölümüne kadar birçok hastalıkla boğuştu ve 1962 senesinde hayata veda etti.

Baba Vanga Kehanetleri
Kahin Baba Vanga Kehanetleri

Kâhinlik Yetilerini Kazanmaya Başlıyor

Çocukluğu ve gençliğinde oldukça zor zamanlardan geçen, ekonomik anlamda her zaman bir çıkmazın içinde olan ve ailesinden de yeterli desteği göremeyen Baba Vanga, yaşadığı sağlık sorunlarından sonra hızlı bir toparlanma sürecine girdi.

Baba Vanga, öncelerde ailesinden ve etrafındaki tanıdıklarından bazılarının sorularına verdiği yanıtlarla dikkat çekmeye başladı. Kaybolan eşyalarının yerini söylemesi, unuttuklarını hatırlatan hatırlatmaları, doktora gitmeden hangi tür bitkilerin hangi hastalıklarına iyi geldiğini söylemesi ile dikkatleri üzerine çekmeye başlamıştı.

Öyle ki, Baba Vanga dokunuşlarında şifa veren bir enerjiye sahip olduğu da ilk o zamanlarda keşfedildiği söylenir. Hastalıklarla mücadele etmiş birinin, hiç görmediği bitkilerle diğer hastalara şifa öğütleri vermesi önceleri yadırgandı da. Ama onun tavsiyeleri ile ölümcül hastalıklarda dâhil birçok derdinden kurtulanlar kulaktan kulağa artık onu konuşuyor, onun ismini söylüyordu etrafındakilere.

Baba Vanga Ünü yayıldı, ziyaretçileri arttı!

Onun bu yeteneğinin keşfi ile artık sadece köyünde veya yaşadığı ilçede değil – tüm şehirde adından söz ediliyordu. Gelen ziyaretçilerinin hiçbirini geri çevirmemesiyle tanınıyordu. Onları mutlaka kabul eder, onları dinler ve daha henüz kapıdan girmeden söyledikleri ile onları ilk anda şoka sokardı.

Öyle ki, şehirde onun adını duyarak ziyaretine gelen bir tüccara : “ Elindeki mallarını daha ne kadar saklı tutacaksın? Unutma, sen savaşı bekleyip zenginlik hayalleri kurarken; ilk bombanın düştüğü yerde can verdiğinde senin güvendiği malı mülkü ve serveti ailen dahi yiyemeyecek!” demişti.  Henüz kapıdan girdiği anda bu sözleri duyan tüccar, ağlayarak ellerine sarıldı.

Sonrasında ise, Baba Vanga ziyaretçilerini kabul etmeye devam ederken hep ani çıkışları ile dikkat çekti. Kimine kızıyor, kimine içten içe ağlıyordu. Karşısına gelenlerin iç dünyalarını gördüğü gibi, geçmişlerindeki hataları ve geleceklerindeki sevindirici ve talihsiz olaylara karşı o anda tepkiler veriyordu.

Önce şehrinin önde gelenleri, sonra siyasetçileri, sanatçıları, diplomatları derken ünü yavaş yavaş tüm Dünya’ya yayılmaya başlamıştı.

Öyle ki, gizli servisler başta olmak üzere; Dünya’da büyük değişimlerin adımını atan devlet adamları dahi onu ziyaret etmek için sıraya giriyordu. Bunlardan birisi de,  2. Dünya savaşı sırasında tüm Dünya’da ve ülkelerde milyonlarca insanın hayatını kaybetmesine neden olan Adolf Hitler’di.
Ülkesinin gizli servisi de dâhil, tarihin en büyük gizli servis örgütlerinden olan KGB ( Rus Gizli Servisi ) tarafından sık sık ziyaret edilir ve görüşlerine başvurulurdu. Hatta kendi ülkesi onun yaşanan bu ziyaretlerden etkilenmemesi için, özel mülküne özel koruma dahi sağlıyordu. Ziyaretçileri ona zarar vermesin diye önce kontrollerden geçiyor, sonra onunla görüştürülüyordu.

Devlet adamları, kraliyet ailelerinin mensupları, askeri üst düzey yetkililer, ünlüler ve halkın birçok bölümünden her yıl ortalama 1 milyon kişi tarafından Baba Vanga ziyaret ediliyordu.

Onu tüm diğer kâhinlerden ayıran bir özelliği de, dokunduğu her yerin geçmişini bilebiliyor olmasıydı. Yani, sadece ileriye dönük tahminler ve öngörüler yapmakla kalmıyor; kendisine verilen nesnelerin tarifinden karıştığı olaylara, yaşadığı durumlara, bulunduğu yerlerin geçmişini sıralamasına kadar birçok ilginç ve doğaüstü yetilere sahipti.

Baba Vanga Kehanetleri, tüm dünyanın dikkatle takip ettiği bir hal aldı

Baba Vanga Kehanetleri 2021 ve sonrası
Baba Vanga Kehanetleri 2021 ve sonrası

Ailesiyle ve sevenleriyle beraber, yaşadığı alanın dışına çıkarılıp bir yerleri gezdiğinde, ilk ağzından çıkanlar o topraklarda yaşanan olaylardı. Ayağının altında yakın geçmişinde yaşanan olayları anlattığında, çevresi o bölgedeki yaşlılara soruyor ve bu olayların gerçek olup olmadığını öğrenmek istiyordu. Halen hayatta olan bölge sakinleri ise, o anlattıkça ağlamaya başlıyordu. Çünkü onun gördüklerini anılarında tekrar hatırlayanlar, o acının tarifi olmadığını biliyordu.

Toprağın şahit olduğu olayları yaşıyor ve o hislerle anlatıyordu.

Prag, Rus topraklarına katıldı!

Kocasının ölümünden bir süre sonra, çevresindekilerle beraber oturduğu bir sırada, aniden transa girmişti ve ağzından şunlar döküldü:

Prag! Prag’ı hatırlayın! Prag’ı kurtarın! Şehirde uçan ve ölüm saçan o kuşların “ Savaş!” çığlıkları atışına engel olamazsanız, hepiniz akvaryum içinde yakalanmayı bekleyen çaresiz balıklar gibi olacaksınız.

İlk başlarda kimse neyden bahsettiğini anlamamıştı tabi. Sadece birkaç yıl sonrasında, Rus Ordusu, 1968 yılında Prag’ı ve dört bir yanını yakıp yıkmaya, bombalamaya ve sokaklarında tanklarla gezmeye başladı. Rusya, Prag’ı işgal etmiş ve Baba Vanga Kehanetleri gerçek olmaya başlamıştı.

Baba Vanga İndira Gandhi’nin öldürülüşünde her detayı verdi!

Onu farklı kılan özelliklerinden birisi de, sadece olayları tahmin edişi değil – olay anındaki tüm detayları ince ayrıntılarına kadar söylüyor oluşuydu. Hindistan’ın ilk ve üst üste 2 defa başbakanlığı yapmış olan İndira Gandhi’nin kendi korumalarınca suikast düzenlenerek öldürülüşünü o kadar net gördü ki, söylediği sahne neredeyse birebir yaşandı.

“ Yakında hükümetinin başına geçecek. Sevinçle, umutla karşılanacak. Ama en yakınındakileri satın alacaklar. Güvendiği için, bunun bedelini hayatıyla ödeyecek. Onun ölümü, sarılı turunculu elbisesi içinde, duman ve ateşler arasında olacak.”

İndira Gandhi, 31 Ekim 1984 tarihinde bir televizyon programı için röportaja giderken, yakın 2 koruması tarafından öldürüldü. Üstelik sırf o gün, üzerindeki safran rengi yöresel kıyafetiyle daha rahat edebilmek için, kurşungeçirmez yeleğini giymemişti.  Onun bu basit ihmali, Hindistan’da efsaneleşen bir idolün sonu oldu.

Kurks sularına altında kaldı, ne canlar aldı? Ahh o giden canlara!

Baba Vanga’nın özellikle gizli istihbarat teşkilatları ile olan ilişkisinin yazının başında belirtmiştik. Bunlardan en çok irtibatta olduğu da KGB’idi. Ruslar ondan sık sık bilgi alır, ne olaylar yaşanacağına dair ön görülerine önem vererek Soğuk Savaş zamanında tedbirler almaya çalışırlardı.

Rus devlet yetkilileri onu ziyarete geldiklerinde, “ Kurks sulara gömüldüğünde, tüm dünya ardından gözyaşı dökecek!” diye bir öngörüde bulunmuştu.  Kurks, kendi zamanının en gelişmiş nükleer deniz altılarından biriydi ve sürekli görevdeydi. Ruslar ilk başta bir saldırıya maruz kalacaklarını düşündüler.
Bu kehanetini, yıllar önce yine bir televizyon programında tekrar dillendirdi.  1980 senesinden itibaren, Ruslar sürekli istihbarat topluyor, bu saldırı ya da savaşın nasıl ve nereden başlayacağını araştırıyorlardı.

Fakat tam 20 sene sonra ansızın meydana gelen bir eğitim kazasında, Kurks ve 108 mürettebatının suyun 110 metre derinliğinde, havasız bir şekilde boğularak can vereceğini akıllarının ucuna dahi getirmemişlerdi.

Baba Vanga, yaşadığı tarihler arasında,  ülkesinin ve Dünya’nın “ dönüm noktası” sayılacak birçok olayı ilginç yorum tarzıyla anlatırdı. Kimi zaman yer, kimi zaman olacağı tarihi, kimi zaman ise benzetmeleri kullanırdı. Kayıt altına alınan birçok kehanetinde, ülkesinin hükümeti tarafından halen sır gibi saklandığı biliniyor. Ortaya çıkan kehanetler ise, halen günümüzde şaşkınlık yaratmaya devam ediyor.

* İki Amerikalı kardeş, çelik kuşlar tarafından düşürülecek.  Suçsuzların kanları, deve kanı gibi oluk oluk akacak! ( 11 Eylül İkiz Kuleler Saldırıları )

* Amerika’daki o beyaz ev, siyah olacak! Okyanusun ötesindeki siyah insanlar, artık beyazlar gibi olacak. Onlarda evde oturacak, onlarda söz sahibi kişiler olacak. ( Barack Obama’nın ilk siyahi Amerikan Başkanı oluşu. )

*Öyle bir zaman gelecek. İnsanlar yaşadıkları anlamaya fırsat bulamadan daha büyük felaketlerle uğraşacak. Bu güçlükler içinde, yine bölünecekler ve dini gruplar oluşturacaklar. Eskilere, çok eskilere dönerek nerede, nasıl hata yaptıklarını araştıracaklar. Ne zaman mı? Henüz zaman var! Çünkü henüz Suriye işgal edilmedi! ( Arap Baharı sonrasında Suriye iç savaşı )

*Vlademir’in savaşı çok çetin geçecek! O senelerdir halkının oradan oraya sürüklenişine göz yumamayacak. İçeride ve dışarıda her zaman beslenilen düşmanları, onun canına kastedene kadar ülkesini bir yıldız gibi tekrar gökyüzüne taşıyacak. ( Vlademir Putin’in Rusya Başkanı Oluşu )

* Sular öyle kabaracak ki, ne o görkemli yapılarınızdan ne de güvendiğiniz mallardan size hayır gelecek! Okyanusu kızdırdınız. Cezası ağır ve meşakkatli olacak. O ev sahibi, siz sadece gelip geçici bir misafirsiniz. ( 2004’de yaşanan Tsunami sonrasında, birçok okyanus kıyısı ülke on binlerce kayıp ve trilyonlarca dolarlık zarar gördü.)

Yıl Yıl Baba Vanga Kehanetleri

Bu gerçekleşen birkaç örnek kehanetinden sonra, aslında sizin ilginizi çekecek olanlar 2020 ve sonrasında yaşanacak olanlar olabilir. Zira Dünya’da büyük değişimin 2020 senesinden sonra yaşanacağını öngörüyor büyük kâhin Baba Vanga Kehanetleri!

2023 senesi:

Dünya yörüngesinde sizin gözlerinizin göremeyeceği bir değişim olacak. İşte o zaman, hayatlarınızı, işlerinizi, geleceğinizi etkileyen değişimlere hazır olun!

( Dünyada yaşanacak doğal felaketlerin ilk öncüleri, henüz 2020 senesi başında kendisini göstermekte.)

2026 senesi:

Avrupa. Yaşlı, tükenmiş, çaresiz ve güçsüz! Yeni doğacak çocuklara, sahip olduğunuz mal varlıklarınızı kaybettikten sonra tekrar kazanmış kadar sevineceksiniz. Günden güne eriyen zürriyetinizle, artık ne paranın ne de istikrarın seremesi okunmayacak meclislerinizde.

( Avrupa’nın nüfusundaki genç nüfus ortalaması hızla düştüğü gibi, artık doğum oranları da 1000/1 ‘e kadar düşüyor olması büyük endişe yaşatıyor. İskandinav ülkeleri başta olmak üzere, doğuma teşvik amaçlı çok çeşitli devlet uygulamaları ve politikaları hayata geçiriliyor.)

2028 senesi:  

Sahip olduğunuz enerjiyi göklerin en tepesine erişmek için kullandığınızda yeryüzüyle artık bağınızın kalmadığını düşüneceksiniz. Yeni dünyalarda hayat, yeni dünyalarda medeniyet hevesinden önce, o yıkıp yaktığınız dünyaya dönüp bir bakın! Henüz hesabınız kapanmadı.

( Uzay araştırmaları için, yakıt enerjisinden sonra, güneş enerjisinin de kullanımı artık yetmemeye başlar. Gezegenlerin keşfinde, yeni tip ve hiçbir zaman bitmeyecek bir enerji türünün keşfine ihtiyaç duyulmaktadır. Hadron çarpıştırıcısı, Tanrı Parçacığı ve Karanlık madde araştırmaları bu enerji türü için bir ipucu olabilir mi? )

2033 senesi:

Sadece beyaz bir örtü mü sandınız? İçtiğiniz suların, görmediğiniz hayvanların diyarını yok etmek ne verecek elinize? Şimdi farkında bile değilken, hoyratça yaptığınız davranışların cezasını savaşarak ödeyeceksiniz.

( Dünya’nın tatlı su rezervlerinin %50’sinden fazlasını barındıran kutupların hızla eriyerek, tatlı suyun tuzlu suya karıştığı bilinmekte. Önümüzdeki savaşların ise, artık petrol ve türevi yakıt kaynaklarından değil, hayati öneme sahip olan su savaşları olacağı şimdilerde bile ön görülmektedir. Hatta bazı komşu ülkelerin, sırf sınırlarında yer alan su kaynakları için birbirleriyle savaşın eşiğine geldiği de bilinmektedir.)

2043 senesi:

Çaldığınız her şeyi geri vereceksiniz. Bilgi, ilk çıktığı topraklara dönecek. İhtişam ve güç, tekrar doğuya geçecek. Sizler ise, bu kadar zamandır elinizdekilerin değerini bilmeden, sömürdüğünüz, hor görüp aşağıladığınız insanların çocuklarına – çocuklarınızı esir bırakacaksınız. Arap yarımadasına 1700 yıl önce doğan güneşin dini, artık tüm dünyayı aydınlatacak ki; sizde doğruların “ doğru olduğunu” bunca yıllık inkârlarınızdan sonra kabul edeceksiniz.

( Doğu ülkelerinin eski kültürlü, ihtişamlı ve zengin hayatlarına geri dönecekleri, Avrupa ve Amerika dâhil dünyanın her yerinden İslamiyet’in inanılmaz bir şekilde yayılacağı şimdilerde bile düşünülen bir gerçek gibi. Bunu, seneler öncesinden bizlere söyleyen Baba Vanga ise, bir Ortodoks Hristiyan’dır. )

Sonraki yıllara ait birçok kehanet olsa da, yaşadığı tarihlere nazaran en yakın süreli kehanetleri bu şekildedir.

Öngörü veya tahmin, tespite dayalıdır. Fakat Dünya’dan kopuk bir şekilde, bir dağ evinde ardından bir köyde devam eden hayata sahip olan biri için, bu şekilde bir öngörünün imkânı yoktur. Çünkü böyle bir insanın ailesi ve en fazla köyü dışında hiç kimseden, hiçbir olaydan teknik olarak haberdar olması veya takip etmesi dahi olanaksızdır. Öyle ki; dünyaya yön verenlerde dâhil onun ayağına kadar gelip bu kehanetlerini dinlemek için binlerce kilometre yol katedmişlerdi.

Ölümünü dahi gördü!

11 Ağustos 1996 senesinde ölmeden önce, hasta yatağında şöyle diyordu : “ İnsan, öyle bir şeye sahip ki; adını bende bilmiyorum ama hissediyorum.  O, ölümsüz! Ne olursa olsun, kaybolmuyor. Evvelden de vardı, sonuna kadar da devam edecek ve var kalacak. Ruh diyebilirim. Ruh, sonsuzdur.

Meme kanseri nedeniyle hayatını kaybettiğinde ise, ağzından çıkan son söz şu oldu : “ Vaktiniz ve imkânınız varken geç kalmayın. Haydi, birbirinizi sevin ve kırmayın!”

Baba Vanga, ölümüne yakın bir zamanda yine ailesi ile beraberken onlara şöyle seslendi : “Eğer her gördüğümü anlatabilseydim… ( Bir süre hiçbir şey söylemez.) Evrende bildiğim fakat söyleyemediğim sırlar, bir baraj gibi. Duvarının yıkılmasına çok az kaldı! Zamanı gelince, sizler için tek duam; Tanrı yardımcınız olsun!” )

Ölümünde, herkesin uyuduğu bir zamanda onları izleyerek yanlarından uzaklaşacağını söylemişti ve gerçekten öyle oldu. Bir gece, başında nöbet tutan sevdikleri uykuya dalmıştı ki; o sonsuzluğa doğru ilk adımını atmıştı. Baba Vanga; gerçekleşen kehanetleri, gerçekleşmeyi bekleyen öngörüleri ve sahip olduğu sırları ile hayata gözlerini yumdu. Bu defa, gözleri gerçekten sonsuza kadar kapanmıştı!

0
be_endim
Beğendim
0
dikkatimi_ekti
Dikkatimi Çekti
0
do_ru_bilgi
Doğru Bilgi
0
e_siz_bilgi
Eşsiz Bilgi
0
alk_l_yorum
Alkışlıyorum
0
sevdim
Sevdim

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

2 Yorum

  1. Siteyi her zaman çok beğeniyorum, bu makale de gerçekten çok ilgimi çeken bir konuyu anlaşılır bir dille anlatmış.. Baştan sona okudum nasıl bitirdiğimi anlayamadım çok akıcı ve güzel bir anlatım çok sağolun

  2. Siteyi her zaman çok beğeniyorum, bu makale de gerçekten çok ilgimi çeken bir konuyu anlaşılır bir dille anlatmış.. Baştan sona okudum nasıl bitirdiğimi anlayamadım çok akıcı ve güzel bir anlatım çok sağolun

Giriş Yap

trparca 2025 ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!